9 Kasım 2010 Salı

Panic Room (2002)

Kendini metropol zannedip de, sınırları içerisindeki bilinçsiz nüfus patlaması haricinde, aslında metropol olmanın gerektirdiği özelliklerin ne yazık ki hiçbirini bulundurmayan bir şehir burası. Evet evet doğru bildiniz. İstanbul'dan bahsediyorum. Bir çoğumuzu güzeller güzeli boğaz manzarası ile hipnotize edip, eksikliklerini göz ardı ederek içinde yaşamayı sürdürmemizi sağlayan şehir.

Muhakkak farketmişsinizdir. Son birkaç sene içerisinde bu şehirin sokakları artık eskisi gibi değil. Her köşeye bir direk dikilmiş. Peki nedir bu sokağını aydınlatmayan direkler? Bu direkler sözüm ona, bizlerin güvenliği için konulmuş kameralar. İzliyorlar, yüzümüze netleyebiliyorlar, fotoğrafımızı çekiyorlar, fişliyorlar, her an her yerde, gece gündüz demeden sokakta ki herşeyden haberdar oluyorlar. Güvenliğimizin temini bununla da sınırlı kalmıyor. Kapatıp cebinize koyduğunuz telefonunuz bile, pilini çıkarmadığınız sürece, uzaktan aktif hale getirilip bir dinleme aygıtına dönüşebiliyor. Merak etmeyin. Bütün bunlar bizim güvenliğimiz için. Yerseniz tabi.

Güvenlik veya kendini güvende hissetmek, insanın en temel birkaç gereksinimden biridir. Maslow' un üçgenine göre ise, fiziksel gereksinimlerden sonraki en önemli ihtiyaçtır. İnsan, ancak kendini güvende hissedebildiğinde diğer ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanabilir. Peki İstanbul sokakları güvenli mi? Geçtiğimiz pazar günü bu sorunun cevabı, acı bir gerçek gibi, bir kere daha gözler önüne serildi. Taksim Meydanı' nda konuşlanmış çevik kuvvet polis noktasına, sabah saatlerinde, üzerindeki patlayıcı düzenek ile ulaşan bir terörist ve onlarca sivil, polis yaralı. Bu çarpıcı örnekten de anlaşıldığı üzere, eğer bir insan amacı uğruna birçok şeyden vazgeçebiliyorsa, hatta ve hatta ölmeyi bile göze alabiliyorsa işte o zaman o insanın amacına ulaşmasını engelleyebilecek güvenlik önlemlerinin hiçbir önemi kalmıyor.

Sokaklar herkes için ortak kullanım alanı olduğundan güvenliğın sağlanması evlere göre daha zor. Evimize geldiğimizde hangimiz kapıdan girerken, evim güzel evim, diye içinden geçirmiyor. Hepimiz için evi özel ve bir o kadar da mahremdir. Peki güvenli midir? Gece başınızı yastığa koyup gözlerinizi kapattığınızda salondan gelen bir tıkırtı ile açmayacağınızı kim garanti ediyor? Günümüzde, işsizlik oranındaki aşırı artışın getirdiği, vasıflı hırsız enflasyonu ve üstüne üstlük bu hırsızların da bir çoğunun gözünün kara olması işi daha da ürkütücü bir hale getirmekte. Kapı altından gaz verip uyanmamanızı sağlamaklar, uyandığınızda ise sizin evinizde sizden daha rahat tavırlarla etrafı kurcalıyor olmaları ve karşı karşıya kaldığınızda yüzünüze çekilen bilimum çeşit silah. Bütün bu ihtimaller evimizde de her zaman güvende olamayabileceğimiz düşüncesini tetikliyor.

İnsan terörü; insanlığın başlangıcından beri var.  Bundan korunmak için insanlar kendilerini mağaralara saklamışlar, taştan duvarlar yapmışlar, kaleler inşa etmişler, üşenmemişler Çin Seddini yapmışlar, yer altına tüneller kazmışlar ve 20. yüzyılın başlarında büyük Dünya savaşları ile birlikte betondan bomba sığınakları (bomb shelter) inşa etmişler. Savaşlar sona erdiğinde bu bomba sığınakları yerini fırtına ve deprem sığınaklarına devretmiş. Günümüzde ise önemli insanlar güvenliklerini temin etmek adına "Durum Odası" (Situation Room) diye adlandırılan özel odalar yaptırmaya başladılar. Bu odalardan en çarpıcı olanı şu an A.B.D.'de Beyaz Saray' ın bodrum katında son teknoloji ile donatılmış bir şekilde hazır bekliyor. Bu odanın daha küçük ölçekli olanlarına ise panik odası (panic room) deniyor.

Panic Room filminde karşımıza çıkan sığınak, dört çelik duvara, normal telefon hattından bağımsız bir telefon hattına, bağımsız bir havalandırma sistemine ve evin her köşesini gören bir gözetleme sistemine sahip.

 The Panic Room (2002)
 

The Panic Room (2002)

Eşinden boşanan Meg Altman (Jodie Foster) ve kızı Sarah (Kristen Stewart) New York' daki yeni evlerine taşınırlar. Sıradan evlerin aksine evin içerisinde, eski sahibi tarafından özel olarak yaptırılmış, bir panik odası bulunmaktadır. Anne kız bu odaya ne kadar erken ihtiyaç duyucaklarından habersiz, uykuya dalarlar. Gecenin bir yarısında üç adamın eve girmesiyle uyanan Meg ve Sarah panik odasına sığınır. Ancak bilmedikleri birşey vardır. Bu üç adamın da istedikleri, panik odasının içindedir ve amaçlarına ulaşmak için herşeyi göze almışlardır.

Yönetmenliğini David Fincher' ın üstlendiği ve baş rollerini Jodie Foster (Meg Altman), Kristen Stewart (Sarah Altman) ve Forest Whitaker (Burnham)' ın paylaştığı film gerilim türünün başarılı örneklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Ünlü yönetmenin bizzat "En iyi filmim değil, bunu öylesine çektik" şeklindeki açıklamasına rağmen, film başından sonuna heycan dolu ve temposunu yitirmiyor. Yönetmen koltuğunda David Fincher olup da beklentileri karşılamayan bir film var mıdır acaba diye bir an düşünmeden edemedim açıkcası. David' in en başarılı filmleri arasında Seven (1995), The Game (1997), Fight Club (1999) ve The Curious Case of Benjamin Button (2008) gibi defalarca izleseniz de keyif alacağınız filmler bulunmakta. Fincher tarzı etkileyici çekim tekniklerini Panic Room' da da görmekteyiz. Örneğin; filmde yer alan anathar deliği sahnesi, havalandırma içerisinde gezinen kamera ve evin katları arasında yapılan geçişler filmi sıradanlıktan uzak tutmaya yetiyor.  David filme adeta imzasını atmış ve ortaya çekildiği seneye göre görsel olarak başarılı bir film çıkmış.

Panic Room (2002) - Jared Leto, Jodie Foster ve Kristen Stewart

Filmde Meg Altman' ı canlandıran Jodie Foster' ın filme dahil olma hikayesini de sizinle paylaşmak istiyorum. Meg rolü için David ilk önce ünlü aktrist Nichole Kidman ile anlaşmış. Nichole ile çekimlere başlayan David yaklaşık üç hafta kadar sonra sağlık sorunları yüzünden ayrılmak zorunda kalan Nichole' un yerine Jodie Foster' a teklif götürmüş. Jodie; Meg rolünü kabul etmek için Cannes Film Festivali' ndeki jüri üyeliği görevinden vazgeçmiş ve bu role sadece bir haftada hazırlanmış. Filmin çekimlerinin ortasına gelindiğinde ise beklenmedik bir şekilde Jodie hamile kalmış ve filmin geri kalan çekimlerini hamile olarak tamamlamış. Rolüne sadece bir hafta hazırlanabilen ve projenin yarısında hamile kalan bir oyuncu için son derece başarılı performans sergilediğini de belirtmek istiyorum. Açıkcası bu davranışı, cesareti ve performansı için benden Jodie' ye kocaman bir yıldızlı pekiyi. Jodie' nin diğer adından söz ettiren filmleri arasında, The Silence of the Lambs (1991), Nell (1994) ve Inside Man (2006) bulunmakta.

The Panic Room (2002) - Jodie Foster

1990 doğumlu Kristen Stewart (Sarah) ise, henüz daha kariyerinin başında taze bir oyuncu. Panic Room ve Into the Wild (2007) filmleri ile adını duymaya başladığımız Kristen kariyerine, gençlerin beğeni ve hayranlıkla takip ettiği, bizlerin de bu saplantıya bir türlü akıl sır erdiremediğimiz, Twilight (2008) ve serisi ile devam etmekte. 

Panic Room (2002) - Kristen Stewart ve Jodie Foster

Eve girenlerden biri olarak karşımıza çıkan Forest Whitaker için de yorum yapmam gerekirse, The Last King of Scotland (2006) daki Idi Amin rolü ile 2007 senesinde Oscar' ı kucaklamış olmasına rağmen, oyunculuğunun yeterince etkili olduğunu ve farklılıklar sergilediğini düşünmüyorum. Bu da bence neden diğer oynadığı bütün filmlerde ikincil roller üstlendiğinin sebebi olabilir.

Panic Room (2002) - Jared Leto ve Forest Whitaker

İncelemenin sonuna doğru yaklaşırken filmle ilgili kayda değer olduğunu düşündüğüm birkaç bilgi vermek istiyorum. İtiraf ediyorum ki beni en çok şaşırtan başlangıç jeneriği ile ilgili olandı. Panic Room sinema tarihinin en pahalı ikinci başlangıç jeneriğine sahip. Jenerik üzerinde yaklaşık bir sene kadar çalışılmış ve bunun sonucu olarak ortaya gerçekten defalarca izlenmeye değer bir jenerik çıkmış. Sinema tarihinin en pahalı başlangıç jeneriği, yine bir David Fincher filmi olan, Fight Club (1999). Hatırlayamadınız mı? Edward Norton' un beyninin içinde uzun bir gezintinin sonunda burnundan dışarı çıkarız ve efsane film başlar.

Bir diğer dikkatimi çeken ayrıntı da, Panic Room sinema tarihindeki en kapsamlı görsel ön çalışmaya sahip film. Görsel ön çalışma (previsualization), kısaca bahsetmek gerekirse, storyboard un basitçe bilgisayara aktarılması ve 3D animasyon film haline dönüştürülmesidir.

Panic Room (2002) - Kristen Stewart ve Jodie Foster


En Beğendiğim Alıntı:

Burnham: Well, I spent the last 12 years of my life building these rooms specificly to keep out people like us.
Junior: Ow, It's all so ironic and amusing, okay? Now, how do we get in?
Burnham: We can't...we can't get in the panic room. That's the whole point. We have to get her to come out.

Etkileyici:

Panic Room, açılış ve kapanış sahneleri hariç tamamiyle kapalı stüdyoda çekilmiş. Meg ve Sarah' ın yeni evi dört katlı bir binadır. Ekip bu binayı sıfırdan filmin senaryosuna uygun olarak tasarlamış ve büyük bir hangarın içine bire bir oranda önündeki yol ile birlikte inşa etmiş. Evi tasarlamak 110 sanatçının onbeş haftasını almış ve inşa aşamasında yaklaşık 150 ton çelik kullanılmış. Yağmurlu sahneler için de hangarın tavanı tamamen iklim sistemleri ile donatılmış. 

Film Hatası:

Filmde genel olarak devamlığa önem verilmiş ve hata sayısı oldukça az. Benim gözüme çarpan en belirgin hata; filmin başlarında Sarah' ı annesi ile birlikte mutfakta pizza yerken ve normal Cola içerken görürüz. Ancak atlanılan bir detay var ki; Sarah şeker hastasıdır ve filmde şeker komasına girmekte. Şeker komasından da ancak gerekli iğneyi olarak kurtulabilmektedir. Bu seviyede şeker hastası olan biri normal Cola yerine diyet Cola içmelidir ve akşam yemeğinde pizza yiyemez çünkü ağır karbonhidrat yüklemesine maruz kalır.

Panic Room (2002) Special Edition
Son olarak şunu unutmamakda fayda olduğuna inanıyorum, insan terörü her zaman, hey yerde karşımıza çıkabilir ve insanlık var olduğu müddetçe de olmaya devam edecek. Sinema ile terörün tek benzer yanı, ikisinin de izleyici için yapılıyor olmasıdır.

Benim notum:    7.4 / 10

İyi Seyirler,

Rabarbacı

2 yorum:

  1. Bu yorumu yazdim ama gelmemis; eger kalin yazilan oyuncu isimleri ve filmleri link haline getirip IMDB'ye yönlendirirsen bizleri sahane olurs. direk mala git.. ;)

    YanıtlaSil