20 Aralık 2010 Pazartesi

Dead Calm (1989)

Çocukluğumuzdan beri süre gelmiş ve hala geyik muhabbetine rahatlıkla esin kaynağı olan bir soru ile başlamak istiyorum. Issız bir adaya düşşeniz yanınıza alacağınız üç şey ne olurdu? Herkesin o veya bu şekilde bir cevabı mutlaka vardır bu soru için. Kimimiz mantıklı cevaplar verirken, kimimiz komiklik olsun diye enteresan cevaplar verebilmekte.

Gelin bu soruyu biraz modifiye edelim. Okyanusun ortasında bir yelkenlide olsanız yanınızda isteyeceğiniz üç şey ne olurdu? Benim cevabım Dead Calm (1989)' ı izledikten sonra kesinlikle değişti diyebilirim. Merak edenler için söyleyeyim, yanımda isteyeceğim üç şeyi yazımın sonunda sizlerle paylaşıcam. 

Dead Calm (1989)

Küçük oğullarını talihsiz bir trafik kazasında kaybeden Rae (Nichole Kidman) ve John Ingram (Sam Neil) çareyi okyanusta başbaşa bir tekne seyehatine çıkmakta bulurlar. Yolculukları esnasında aşklarını ve hayata olan bağlılıklarını tazelemeye çalışan çift günlerce sakin sularda seyehat eder. Ufukta beliren bir başka yelkenli ile yanlızlıkları sona erer. Esrarengiz yelkenliden ayrılan bir sandal ile gelen davetsiz misafir Hughie (Billy Zane), Ingram çifti için huzurlu bir tatilin sonu olacaktır.

Dead Calm (1963) - Roman

Romandan beyaz perdeye aktarılırken kolu, bacağı, kafası uçurulup da nereye gideceğini bilemeyenlere bir örnek bu film. Charles Williams' ın 1963' de kaleme aldığı aynı adlı romandan esinlenerek beyaz perdeye aktarılan film ne yazık ki romandan bir hayli farklı. Romanda ne arabanın camından uçan çocuk, ne de ölen köpek gibi zorlama gerilimlere ihtiyaç duyulmuş. Filmde ise hikayenin akışı ve senaryonun detaylandırılması tam anlamıyla bir zincirleme reaksiyon gibi olmak durumunda kalmış. Her türlü kazanın ve aksiliğin bir diğerini tetiklemek gibi kutsal bir görevi mevcut. İster istemez bu durum izleyiciyi rahatsız ediyor. Rahatsız etmekle de kalmıyor, hikayenin hatalarını, birilerinin biraz daha fazla çaba harcayarak bir şekilde kapatması gerekiyor ki film izlenebilir bir boyut kazansın. İşte tam da bu noktada Dead Calm' ın yönetmen koltuğunda oturan Phillip Noyce devreye giriyor.

Phillip Noyce

Phillip için ilk söylemek istediğim, futboldan pek anlamam ama, bu filmde izlediğim çekim tarzı ile kendisi bana İngiliz futbolunu anımsattı. Kısa, etkili ve seri paslar yaparmış gibi sahneler oluşturmak ve bunları kullanarak hedefe doğru yol almak. Filmin konusu gereği, daracık bir alanda (yelkenli) mümkün olabilecek en etkili şekilde çekim yapabilmek ve izleyiciye maksimum gerilim duygusunu yansıtmak da lazım. Başarmış! Filmin hikayesi ne kadar açıklarla dolu olursa olsun bir şekilde beni ekran karşısında tutmayı becerdi ve filmi izlerken de bir kere olsun sıkıldığımı düşünmedim. Her sahnede terör yaratabilme yeteneğine sahip, yarattığı terörlerin arasını da Pasifik Okyanusu' nun eşsiz manzarasını kullanarak görsellik ile süsleyen bir yönetmen ile karşı karşıyayız.

Dead Calm (1989)

Ünlü yönetmenin Dead Calm' da yaratmaya çalıştığı temel görünüm, uçsuz bucaksız okyanusun ortasındaki iki yelkenlinin birbirlerini sorunlar girdabına doğru çekmesiydi. Yelkenlilerin uzak plan çekimleri ile bu görünüm desteklenirken, diğer bir yandan da izleyicide dışarıdan herhangi bir yardımın gelmeyeceği ve karakterlerin kendi kaderlerini belirlemek durumunda kalacağı anlatılmak istenmiş. Noyce, ayrıca bu filmi çekerken Hitchcock' dan esinlenmiş, hatta çekimlerden evvel Hitchcock' un Notorious (1946) filmini izlemiş ve seyirci üzerinde huzursuzluk duygusunu oluşturmak için bu filmin çekim tekniklerinden faydalanmış. Ünlü yönetmen için çıkış niteliği taşıyan bu filmi takiben Noyce; Harrison Ford' un büyük başarı ile bir CIA analistini canlandırdığı Patriot Games (1992) ve Clear and Present Danger (1994) ikilemesi, seri bir katilin peşinden koşan dedektiflerin mücadelesini anlatan The Bone Collector (1999) ve yine bir CIA ajanının kendini aklamak uğruna verdiği savaşı konu alan Salt (2010) filmlerinin yönetmenliğini üstlendi.

Dead Calm (1989) - Sam Neil

Farkına varmadan ağzımdan dökülüverdi, "inanılmaz güzelsin". İtiraf ediyorum; annemin beni elimden tutup, Osmanbey' deki Kent Sineması' na götürdüğü çocukluk yıllarımdan beri Nichole Kidman' a hayranım. Hemen üzerine bir itiraf daha, Dead Calm' ı hiçbir beklentim olmadan sadece Nichole için izledim. Belki de filmi şu an yerden yere vuramamamın nedeni hiç beklentimin olmaması olabilir. Filmin görselliğinin önüne geçmiş bir güzellik var karşınızda. Henüz daha yirmi yaşındayken canlandırdığı Rae Ingram rolü ile kariyerinin önü açılmış ve genç Nichole güzelliği ile beyaz perdeye bakanları büyüleyerek bugün bildiğimiz Nichole Kidman oluvermiş. Bebeksi yüzü, duru cildi, güzel fiziği ve sizi delip geçen, hatta arkanızdaki adamı da delip geçen, mavi gözleri ile Nichole arananlar listesinin hep en üst sıralarında olmayı başarmış bir oyuncu. Ancak bunun bir de negatif tarafı var. Güzelliğinin daima oyunculuğunun önüne geçmesini engelleyememesi. Sinema sektöründeki bazı erkek ve kadın oyuncular ne yazık ki oyunculuklarından ziyade dış görünüşleri ile baş rolleri kaparlar. Bu durum tabiki onların kötü oyuncu olduklarını göstermez. Sadece çok güzel olduklarını ve bu güzelliklerini kariyerlerinin basamaklarını tırmanırken ön planda tuttuklarını gösterir.

Dead Calm (1989) - Nichole Kidman

Hikayenin zayıflığını, Noyce' un çekim stilinin yanı sıra Nichole' un oyunculuğu da telafi ediyor ve filmi izlenebilir boyutun biraz daha üzerine çıkartıyor. Nichole için rahatlıkla filmi sırtlamış götürmüş diyebiliriz. Genç yaşına rağmen filmi çekip çeviren, ufacık yelkenlinin içerisinde izleyiciye üzüntü, dram, merak, endişhe, mutluluk, kovalamaca, tuzak kurma, aldatma, erotizm, kavga gibi onlarca duygu ve durumu gösterebilen bir Nichole var karşımızda. Güzel yıldızın; kabuslar gören, ağlayan, sakinleştirici ilaçlar alan, hassas ve kocasının korumasına ihtiyaç duyan bir kadından, dayanıklı, kurnaz, hırslı ve seksi bir savaşcıya dönüştüğünü görmekteyiz. Dead Calm ile yıldızı parlayan Nichole Kidman' ın diğer göz kamaştırdığı filmleri arasında, New York' lu bir doktorun aldatmayı göze aldığı güzel eşini canlandırdığı Eyes Wide Shut (1999), günümüz sinemasının gördüğü en güzel müzikallerden biri olan Moulin Rouge! (2001) ve sivil savaş zamanında sevgilisinin cepheden geri dönmesini bekleyen ve büyük bir çiftliği tek başına idare etmeye çalışan taşralı bir güzeli oynadığı Cold Mountain (2003) sayılabilir. Belirtmek isterim ki bence Cold Mountain, Nichole' un en iyi performansını sergilediği filmdi.

Dead Calm (1989)

Filmde Nichole Kidman' a John Ingram rolünde Sam Neil eşlik ediyor. Sam yılların deneyimi ile her zamanki gibi yine kendinden beklenilen oyunculuğu sergiliyor. Keskin yan bakışları, ağır başlı tavırları ve arada sırada bizlerden esirgemediği sırıtışı ile Sam Neil her zaman bildiğimiz aynı Sam. Usta oyuncunun rol aldığı birçok filmin arasından öne çıkanlar tabiki, bizleri dinazorlar aleminde bir maceraya sürükleyen Jurassic Park (1993) ve Jurassic Park III (2001). Bir de Sam ile ilgili son olarak, bahsetmeden geçmek istemediğim, 2011' in ikinci yarısında izleyici ile buluşacak olan ve dünyada son kalan Tazmanya Canavarının peşinden giden bir avcıyı konu alan, The Hunter (2011) filmini sabırsızlık ile bekliyorum.

Dead Calm (1989) - Sam Neil

Ingram ailesinin Pasifik' te huzur arayışını bir anda cehenneme çeviren, dengesiz ve pisikopat Hughie Warriner rolünde Billy Zane karşımıza çıkıyor. Her an ne yapacağını kestiremediğiniz ve bir an evvel kurtulmak isteyeceğiniz tarz bir karakter. Filmin hikayesindeki dengesizlikler de işte tam bu noktada ortaya çıkıyor. Rea' nin eline birçok defa Hughie' den kurtulma fırsatı geçiyor ancak nedendir bilinmez, elindeki mutfak bıçağını herifin sırtına saplamayı veya ellerini ayaklarını bağlamak yerine neden denize atmayı akıl edemediğini bir türlü anlayamıyorum. Üstelik kanımca Hughie pisikopat davranışları ile ölmeyi gerçekten de hak ediyorken. Ancak bu pisikopat çocuktan hiç beklenmedik sözler de duyabiliyorsunuz. Mesela, Billy Zane' in Nichole Kidman' a rol icabı söylediği bir iki cümle var ki altına hiç düşünmeden imzamı atarım. "Yüzünün beni büyülediğini söylemeliyim. Seksen yaşına geldiğinde bile hala çok güzel bir kadın olacaksın." Gözümüzün Billy Zane' e aşina olduğu diğer filmler arasında, on kaplan gücünde olan bir süper kahramanı oynadığı The Phantom (1996) ve çıktıkları gemi seyehatinde nişanlısını genç bir adama kaptıran kötü kalpli zengin adamı canlandırdığı Titanic (1997)' i söyleyebiliriz.

Dead Calm (1989) - Billy Zane

Yazımın sonuna doğru gelirken bilmenizi isterim ki, Dead Calm aynı adlı romandan uyarlanan ilk film değil. 1963' de yayınlanan Dead Calm romanından esinlenen Orson Welles, 1970' de romanın adını The Deep (1970) olarak değiştirir ve hikayeyi beyaz perdeye aktarmak için çekimlere başlar. Filmin çekimleri duraksamalarla devam etmektedir. 1973 senesine gelindiğinde Hughie karakterini oynayan aktör Laurence Harvey' in vefatı ile çekimler sona erer ve proje rafa kaldırılır. Orson Welles' in romandan bizzat uyarladığı ve kaleme aldığı senaryo eminim ki orjinaline daha sadıktı. İzleyebilmeyi çok isterdim.

Dead Calm (1989) - Nichole Kidman

En Sevdiğim Alıntı:

Hughie:     You know i was watching you when you were sleeping...and i gotta tell you that your face fascinates me. Yeah, even when you' re 80, Rae, you' ll still be a beautiful woman.

Dead Calm (1989) - Nichole Kidman

Benzerlik:

Bu seferki benzerlik filmin kendine ait değil. Blogda Phillip Noyce ile ilgili paragrafı yazıyordum ki birden gözümün önünde beliriverdi. Yönetmen Phillip Noyce aşırı derecede Star Wars II ve III' te karşımıza çıkan kötü karakter Count Dooku' ya benziyor. Ben ikisini yan yana getirdim. Buyrun bir de siz bakın.

Phillip Noyce & Count Dooku

Film Hatası:

John; su almakta olan ve motoru çalışmayan yelkenlide mahsur kalmıştır. Hasarı incelemek için deniz gözlüğü ile su dolu gövdenin içine dalar. O su altında etrafa bakınırken inanılmaz bariz bir şekilde deniz gözlüğünün içindeki su seviyesi değişmektedir. İlk başta gözlüğün içi yarısına kadar su ile doluyken, bir sahne sonra, heralde Sam Neil gözüne gelen sudan rahatsız olmuş olacak ki, gözlüğün içindeki su ortadan kaybolmuş. Kameranın objektifinde sadece Sam' in gözlük takmış kafası varken bu kadar bariz bir hatayı nasıl olur da görmezler veya görmezden gelirler aklım almadı açıkcası.

Dead Calm (1989)

Son olarak eğer siz de benim gibi Nichole Kidman' a hayransanız yada deniz seyehati ve yelkenlileri seviyorsanız o zaman bu film kesinlikle sizi fazlası ile tatmin edecektir. Bunun haricinde film için izleyiciyi sıkmayan, sürükleyici ve birden fazla kere rahatlıkla izlenebilir diyebilirim. Az kalsın unutuyordum. Yazımın başında söz verdiğim gibi, okyanusun ortasında bir yelkenlide tek başıma kalsam yanımda isteyeceğim üç şey kesinlikle, Nichole! Nichole! Nichole! olurdu.

Benim Notum:    6.5 / 10

İyi Seyirler,

Cihat Özkan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder